15 Nisan 2011 Cuma

Kafa Yapısı

TV açık, akşam haberleri var.. Dertler, sıkıntılar bitmiyor tabi ve her geçen gün daha da bir katılaşıyor ya da haberciler işlerini daha iyi yapıyorlar! Fakat haberler hep bu topraklardan (ki bi de kendi iç hesabı var, o da Türkiye'yi İstanbul sanmak..). Dünya'da olanlar haberlerimize ancak şu şekilde yansıyor. Deprem, tsunami, savaş, one minute, futbol vs. vs. vs.

Ne kadar klişe gibi gözüksede yine de ben Dünya İnsanı lafını seviyorum ya da sevmek olmasa da madem bu kadar iletişim gelişti ve kafa da az biraz basıyorsa kendi Shire'ından çıkıp etrafta neler oluyor bakmak lazım düşüncesiyle ısındım desem daha doğru olur. Ama kaç kişi acaba Arjantin'de insanlar ne yer, şu an Çin'de hava nasıl, acaba orda da yazın kurak ve sıcak, kışın nemli ve yağışlı mı, acaba ekvatora gidildikçe insan daha bi dingil ama bi yandan da daha bi cana yakın mı oluyor...

Sonu yok tabi bunların.. hatta gaza gelip hadi 3-5 biriktirsemde gitsem atlas'ın bir yerlerine dense.. Ozaman belki hava değişimden kafaya giden oksijen değişir ve bu kafalarda uyku sersemliğinden, karanlık odalarından çıkar ve dünyanın sandığından çok ama çok farklı olduğunu görür, duyar ve koklar.

14 Nisan 2011 Perşembe

1 NİSAN

Geçen sene 1 Nisan'da bişeyler yazmıştım ve bugün gözüm ana sayfada sağ taraftaki o tarih başlığına takıldı bir an. Zaman..

Ne bu hız ama ya! Ne yapıyorum son bir senedir? Kırabildik mi zincileri, yaşayabildik mi hayalleri? Yoksa sadece sinemada gördüğümüz o macera filmlerindeki başrole özenmek gibi mi hayatlarımız, hayallerimiz? Cesaret edemeden, tatsız, kuru, sağır ve kör..

13 Nisan 2011 Çarşamba

güneş, gölge, karanlık, aydınlık

Havaların artık iyice kendinden geçercesine ruh halini bozması haliyle altında yaşayan biz bu insansı canlılarında ruhunu epey bir çalkalıyor sanırım. Sabah kalk güneş, öğleden sonra sağanak ve akşam ayaz.. bunları yaşayan, ister istemez ruh haliyle sıcaklık, nem vs arasında ilişki kurar.

Ben sevemedim bu baharı. Bana güneş, aydınlık mutluluktan daha ziyade panik ataklar getiriyor. Sanki kaçırdığımız hayatın yeni bir gününe doğan güneş misali. Ya da işe geç kalmanın yarattığı acele. Yüz yıkanmamış, kışın isi, tozu, çamuru hala yüzündeyken nasıl olurda Californialı sörfçü abilerin ablaların bronz tenleri, bembeyaz dişleri gibi aydınlasın yüreciklerimiz.

Bahar geliyorsan 2 ekmek, bi de kısa lm al... bi de gelirken süpriz bişiler de getir yanında. çukulata falan gibi tatlı bişiler..